Dünya 2021 ‘i geride bırakıp yeni bir yıla girdi. 2020 yılında başlayan olağanüstü salgının ardından 2021 yılında da önemli değişimler deneyimledik. Bu bağlamda 2022 yılına ilişkin beklentiler büyük önem kazanmaya başladı.
Her yılın sonuna doğru Gartner, bir sonraki yılın en stratejik teknoloji trendlerine ilişkin tahminlerini yayınlıyor. İş dünyasının aktörü olarak biz de bu raporun elimize geçmesini bekliyorduk. Gelecek yıl teknoloji kararlarımızı büyük ölçüde etkileyeceğine inandığımız ilk beş trendi sizinle de paylaşmak istedik. 2022 hepimiz için iyilik ve mutluluk getirsin!
2024’e kadar tüketicilerin %40’ı, kendileri hakkında toplanan kişisel verilerin değerini kasıtlı olarak düşürmek için davranış izleme ölçevlerini kandıracak. VPN, tarayıcılar, eklentiler, işletim sistemleri ve cihazlar kullanarak, davranışlarının izlenmesine engel olacak ve bu veriler üzerinden para kazanılmasını zorlaştıracak. Müşteriler büyük olasılıkla şirketler için yararlı olmayan yanlış kişisel bilgiler sunacak.
Pazarlama veya öneri algoritmaları için yanlış bir kişilik oluşturmak ve talebi yapay olarak şişirmek, görünürlüğü artırmak veya fiyatlandırmayı yükseltmek için ilgilenmedikleri ürünleri görüntüleyecek, beğenecek, tıklatacak, ve hatta satın alacaklar. Tüm bunların yanı sıra, veri toplayan şirketler ile kişisel bilgileri veya davranışları izleme iznini paylaşmamak daha da yaygınlaşacak.
Gartner’ın önerisine göre, üçüncü partiler aracılığıyla yapılan veri takibine ve paylaşımına güvenmeyi bırakın ve müşterilerden güvenle birinci el verilerini toplamayı hedefleyin. Daha az ama daha kaliteli veri toplayın ve müşterilerinize topladığınız bilgilerle ilgili düzenli güncellemeler gönderin.
2025 yılına kadar sentetik veriler, kişisel müşteri verilerinin toplanmasını azaltacak ve gizlilik ihlali yaptırımlarının %70’inden kaçınılmasını sağlayacak. Bu nedenle, verilerinize ve analitik stratejinize sentetik verileri (yapay zeka teknikleri kullanılarak oluşturulan veriler) dahil edin.
İnsan davranışını geniş ölçekte analiz etmek, anlamak ve etkilemek için davranışsal zeka ve ilgili teknolojiyi uygulamak daha çok önem kazanacak. Nörobilimdeki, beyinsel aktiviteyi belirlemeye ve yönlendirmeye yönelik teknolojilerdeki ilerlemeler; tutumları, eylemleri ve davranışları etkileme konularında daha kesin sonuçlar üretecek ve bu da nöromadencilik alanındaki gelişmeleri ivmelendirecek.
Gartner’ın önerisine göre, müşteri ve çalışan memnuniyetini iyileştirmek için davranışsal verileri anlama ve inceleme konusunda kurum içi uzmanlık geliştirin. Mevcut varsayım ve yaklaşımları sürekli olarak sorgulamaya çalışın ve gerekirse meydan okumaya yönelik davranışsal bir içgörü ekibi oluşturun. Müşteri hedeflerini, isteklerini ve motivasyonlarını daha iyi anlamak için davranışsal verileri yapay zekadan faydalanarak karmaşık ve kapsamlı olarak analiz edebilen sosyal medya analizini kullanın.
Pazarlama ve müşteri deneyiminin ötesinde, nöromadencilik; liderlik ve performans koçluğundan, çalışan ve vatandaş refahına, karar vermenin etkili olduğu her alana katkıda bulunacaktır.
2024 yılına kadar, CIO’ların %80’i, iş hayatında modüler bir çalışma tasarımını daha hızlı bir iş performansı için ilk beş sırada listeliyor. Bu, bilgi teknoloji sistemleri, kurumlar, ürünler gibi sistemsel yapıların – dayanıklı olmaya devam ederken değişikliklere hızla uyum sağlamasını sağlayan bir tasarım yaklaşımı. Bu uyumun merkezinde modülerlik var.
Temel öğeler, kolayca bir çözüme dönüştürülebilen bir yapı taşları sistemine bölünür. Buradaki üç temel: özerklik, orkestrasyon ve keşif olarak özetlenebilir. Özerklik, yapının kolayca değiştirilebilmesi; orkestrasyon, yapı içindeki etkileşim yöntemleri üzerinde uzlaşılabilmesi; keşif ise, yapı içinde tanımlanan yeniliklerin farkında olunup izlenmesi ve yönetilmesi ile açıklanabilir.
Gartner’ın önerisine göre, otomatikleştirilmiş iş yeteneklerini güncellerken veya eklerken modülerlik ilkelerini uygulayarak küçük başlayın. Modülerliğin faydalarını iş liderlerine derinlemesine anlatın ve zihniyeti “değişim yeni değerin aracıdır” şeklinde değiştirin. Değişimi engelleyen operasyonel bağımlılıkları en aza indirin. Değeri, iş yeteneğinin yeniden kullanımı, yenilik katma süresi, maliyet ve değişiklik kolaylığı ve tahsis edilen kaynakların azaltılması ile ölçün.
Müşteriler ve şirketler arasında zamanla bir uyum oluştuğunu söyleyebiliriz. Uyum konusunda şirketleri yoran müşteriler, bunlara ‘uygun olmayan müşteriler’ diyelim; uygun müşterilere ayrılabilecek bütçeyi, kaynakları ve çalışan zamanını alarak verimliliği azaltır. Kötü bir ilişkiyi yönetmek duygusal olarak yıpratıcıdır, bu da müşteri temsilcileri ve satışçıların huzurunu bozar ve yıpranmalarına yol açar.
Uygun olmayan müşterilere yapılan yatırımlar kısa vadede gelir artışına yol açabilse de, uzun vadede karlılığı tehlikeye atar. 2025’e kadar şirketlerin %75’i, uygun olmayan müşterilerden “ayrılacak”, çünkü onları elde tutmanın maliyeti, uygun müşteri edinme maliyetlerini çok geride bırakacak. Şirketler, mevcut ortaklığın karşılıklı olarak faydalı olup olmadığına veya ileride faydalı olma şansına sahip olup olmadığına dair daha fazla içgörüye sahip olduklarından, ayrılığın ne zaman olması gerektiğini belirleme konusunda daha iyidir.
Tüketicilerin çoğu, kuruluşların uygun olmayan ürünleri/hizmetleri devam ettirmekte ısrar etmesinden hoşlanmadıkları için ayrılıktan rahatsız olmayacaktır.
Gartner’ın önerisine göre, şirketler, müşterilerinden proaktif olarak ayrılarak bu müşteriyi kaybetmeyi planlayabilir – hem bu kaybı karşılayıp karşılayamayacaklarını değerlendirebilir hem de ayrılış sonrası finansal hedeflerine ulaşabileceklerinden emin olmak için acil durum planları yapabilir. Bu sayede şirket, tüketici nezdindeki imajına zarar vermeksizin işleri güzel bir şekilde sonlandırarak gelecekte iyi bir ilişki kurma şansını koruyabilir.
Pandemi dönemi iş dünyası operasyonlarına çeviklik kazandırdı. Bu durum , pandemi sonrası dönem için de geçerli olacak. Çoğu kuruluş, eskisi gibi bir düzene dönmek yerine, uzak ve hibrit çalışma modellerine geçiş gibi değişikliklerin çoğunu kalıcı hale getirmeye çalışıyor.
Taktiksel emirler yerine kariyer rehberliği ve desteğine daha fazla önem veriliyor ve bunun sonucunda patronsuz takımlar eğilimi yükselişe geçiyor. 2024 yılına kadar, işin kendi kendini yönetebilmesi ve hibrit doğası sayesinde kurumsal ekiplerin %30’u patronsuz olacak. İş yönetimi, bir başka deyişle, insanlar aracılığıyla iş yapma sanatı elbette ki var olmaya devam edecek. Ancak geleneksel yönetici profili artık hayatta olmayacak.
Gartner’ın önerisine göre, Çevik (Agile), Scrum gibi ilgili metodolojilerden yararlanın. Bu yönetim biçimlerinin kullanımı ile zaman içinde ekiplerin bir patron olmadan çalışmasıyla ilgili önemli bir bilgi ve uzmanlık kütüphanesi oluşturacaktır. Terfi ve organizasyonel değişim gibi yeniden yerleştirme faaliyetlerini bir fırsat olarak görün ve yöneticiyi daha etkili olabileceği konumlarda yeniden değerlendireceğiniz stratejiler geliştirin.
Yöneticiler, ekiplerin performansını en üst düzeye çıkarabilecek değerli becerilere sahiptir. Tabii bunun dışında patronsuz ekipleri güçlendirmek için hala sağlam bir iş stratejisine, net hedeflere ve bireysel katılıma ihtiyacınız olacak.
Konuşma Tanıma nedir? Otomatik Konuşma Tanıma (ASR) olarak da bilinen Konuşma Tanıma (SR), sisteme ulaşan sesleri metne dönüştürmek için kullanılan bir sistemdir. Bu, kullanıcıların tuşlar veya düğmeler gibi geleneksel araçlar...
Devamını Oku“Kullanıcı deneyimi” veya moda tabirle “UX.” Son zamanlarda bu terimi ne kadar sık duyduğumuzu fark ettiniz mi? Mobil uygulamalardan ürün tasarımına, web sitelerinden tanıtım yazılarına uzanan farklı alanlarda sürekli olarak...
Devamını OkuGeçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da teknoloji kararlarımızı büyük ölçüde etkileyeceğine inandığımız ilk on trendi sizler için derledik.
Devamını Oku